TEVMOT

Var Oluşu Seçerken
Enerjiniz Temiz Olsun!

MELTEM ÜZEL

TEVMOT Proje Sorumlusu
UNDP Türkiye

Geçtiğimiz ekim ayında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), İskoçya’nın Glasgow kentinde gerçekleştirilen 26. BM İklim Değişikliği Konferansı’nda (COP26) küresel toplumun dikkatini çekmek için “Yok Oluşu Seçme” adlı bir kampanya başlattı; ve kısa bir film yayımladı. Filmde, nesli tükenmiş dinozorları temsilen Dinozor Frankie, New York’taki BM Genel Merkezi’nin Genel Kurul Salonu’na giriyor, kürsüye ilerleyerek söz alıyor; ve “Yok olmak gerçekten çok kötü bir şey. Ya kendini yok etmek?… Siz insanların bahane üretmeyi bırakıp gerçekten değişmeye başlamasının zamanı geldi.” diye haykırıyor.

Dinozor Frankie, iklim felaketine doğru gittiğimize işaret ederken bizler de insan kaynaklı iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini anbean hissediyoruz. Kuraklık ve sıcak hava dalgaları gibi hava olayları daha sık ve yoğun şekilde yaşanıyor, su kaynakları hızla tükeniyor, gıda güvenliği azalıyor, biyoçeşitlilik kayboluyor, salgın hastalıklar artıyor… Ne yazık ki, en yoksul ve en savunmasız ülkeler ve insanlar, küresel ısınmadan en çok etkilenenler oluyor.

Dünyanın ve tüm canlıların yok oluşunu önlemek şüphesiz küresel toplumun dayanışmasıyla ve 7,7 milyar insanın değişimi sahiplenmesiyle mümkün olacak. Harekete geçmek için kısıtlı da olsa hala zamanımızın olduğunu ve mücadele uğruna çözümler üretildiğini görmek bize umut veriyor. Bu, 2030 yılına kadar Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşmak, 2050 yılına kadar sera gazı emisyonlarını net sıfır seviyesine indirmek ve yeşile doğru ilerlemek için ihtiyaç duyduğumuz bir motivasyon.

Mücadelemizde mercek altına aldığımız başlıca konu, dünyadaki toplam sera gazı emisyonunun yaklaşık yüzde 75’inin kaynağı ve küresel ısınmanın en büyük etkeni olan enerji sektörü(1). Sera gazı emisyonları, büyük ölçüde kömür ve petrol gibi fosil yakıtlar ve enerjinin verimsiz kullanımı yoluyla oluşuyor. COP26 Dünya Liderleri Zirvesi’nde, BM Genel Sekreteri António Guterres’in “fosil yakıtlara olan bağımlılığımız insanlığı uçurumun kenarına itiyor; ve kendi mezarımızı kazıyoruz.”(2) şeklinde çarpıcı ifadeleri sorunun ne denli kritik olduğunu ortaya koyuyor.

Dünyayı daha temiz hale getirmek için enerjide verimliliği sağlamak zorundayız

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), küresel ısınmayı 1,5 santigrat derecede tutmak için dünyanın net sıfıra yolculuğunda “ilk yakıt”ın, enerji verimliliği olduğuna işaret ediyor(3). Bu bağlamda küresel toplumun, iklim hedeflerine ulaşmak için enerji verimliliğini merkeze alması önemli ve olumlu bir ilerleme. Zira, uzmanlar Glasgow İklim Paktı’nın, enerji verimliliği ile ilgili çabaların yaygınlaştırılması gerektiğini ve fosil yakıt sübvansiyonlarının aşamalı olarak kaldırılmasını açıkça belirten ilk anlaşma olduğu görüşünde. Bundan sonra devletlerin taahhütlerini azimli şekilde eyleme dönüştürmesi gerekiyor.

Glasgow İklim Paktı, Taraflar Konferansı

20 inci madde “Tarafları, en yoksul ve en savunmasız kesimlere ulusal koşullar gözetilerek hedefli destek sağlar ve adil bir geçiş için ihtiyaç duyulacak desteği göz önünde tutarken; kesintisiz devam eden kömür enerjisinin aşamalı olarak azaltılması ile verimsiz fosil yakıt sübvansiyonlarının aşamalı olarak kaldırılmasının hızlandırılması, temiz enerji üretimi ve enerji verimliliği önlemlerinin hızla ölçeklendirilmesi dahil olmak üzere, düşük emisyonlu enerji sistemlerine geçişe yönelik olarak teknolojilerin geliştirilmesi, konuşlandırılması, yaygınlaştırılması ve politikaların benimsenmesini hızlandırmaya çağırır.”(4) 

Uluslararası Enerji Ajansı’na göre; ülkeler COP26’da verdikleri taahhütleri yerine getirdikleri takdirde yüzyılın sonunda küresel ısınmayı 1,8 derece ile sınırlamak mümkün olacak(5). Enerji verimliliğini iyileştirdiğimizde enerji kaynaklı sera gazı emisyonlarında 2040’a kadar yüzde 40’tan daha fazla azalma sağlanabilecek(6).

Uzmanlar, dünyadaki toplam birincil enerjinin üçte ikisinin elektrik üretimi, ulaşım, sanayi ve binalar dahil olmak üzere verimsizce tüketildiğine ve endüstriyel üretim, ulaşım ve yaşama biçimimizi sürdürülebilirlik açısından yeniden düşünmemiz gerektiğine işaret ediyor. Araştırmalara göre; ekonomik büyümeyi sağlamanın, ekonomileri karbondan arındırmanın ve Paris İklim Anlaşması’nın hedeflerine ulaşmanın en uygun maliyetli yolu, enerji verimliliği. Enerji verimliliğine daha fazla yatırım yapıldığında konut ve ticari binalar, sanayi, ulaşım ve geri dönüşümde enerji tasarrufları elde ediliyor(7). Enerji verimliliği; ekonomik kalkınma, istihdam yaratma, kirliliğin azaltılması, insan sağlığının iyileştirilmesi ve yoksulluğun azaltılması gibi çoklu faydalar sağlıyor. Enerji verimliliği yatırımlarının su kaynakları tüketiminin azaltılmasına da olumlu etkileri oluyor.

Küresel temiz enerji dönüşümünün kilometre taşları

Enerji dünyasının önemli bir referans kaynağı olan Uluslararası Enerji Ajansı, enerji sektörünün 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşması için kapsamlı bir yol haritası hazırladı. Yol boyunca temiz enerji dönüşümüne yönelik kilometre taşları oldukça dikkat çekici(8).

Yol haritasında aşılması gereken çok şey olsa da halihazırda teknoloji önemli ilerlemeler kaydediyor. Elektrifikasyon yolculuğuna başlayan madencilik operasyonlarından yeşil çeliğe ve e-mobiliteye ve daha akıllı, daha enerji verimli binalara kadar pek çok çalışma devam ediyor(9). Uzmanlar temiz enerji inovasyonunda daha büyük sıçramaların yapılması gerektiğini söylüyor. Ayrıca, yol boyunca tüketici seçimlerini ve davranışlarını değiştirmeye, bunun için teşviklere ve yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulacak. Fosil yakıt kullanımı azaltılırken, temiz enerji, yenilenebilir kaynaklar, karbon yakalama ve enerji verimliliğine yönelik yatırımları artırmak gerekecek. Elbette tüm bu geçiş sürecinin herkes için adil olması gerekiyor.

Türkiye’nin temiz enerji ile yolculuğu

Ülkemizde iklim değişikliğinin etkilerini müsilaj, orman yangınları, yıkıcı seller ve kuraklık gibi afetlerle ne yazık ki daha net görüyoruz. Yaşananlar, mücadele için daha büyük bir irade koymamız gerektiğini gösteriyor. Nitekim, Türkiye’nin dünya iklim rejiminin yol haritasını belirleyen Paris İklim Anlaşması’nı geçtiğimiz yıl onaylaması ve 2053 yılına kadar karbon emisyonlarında net sıfır taahhüdünü vermesi hem küresel sorunların çözümünde Türkiye’nin uluslararası toplumla birlikte hareket etmek istediğini; hem de ulusal ve küresel hedefleri bütüncül hale getirerek yeşil kalkınmayı sağlamaya kararlı olduğunu gösteriyor. Bu kapsamda 2050 iklim değişikliği stratejisi ve 2030 eylem planı hazırlıkları UNDP iş birliğiyle yürütülüyor. Önümüzdeki süreç yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğinin merkezde olacağının sinyallerini veriyor.

Enerji verimliliğinde Türkiye’nin aslında kayda değer çabaları var. 5627 Sayılı Enerji Verimliliği Kanunu (2007)Enerji Verimliliği Strateji Belgesi (2012-2023), Sanayi ve Teknoloji Stratejisi (2023), Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı (2017-2023), Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018) ve On Birinci Kalkınma Planı (2019-2023) kapsamında enerji verimliliği çalışmaları katılımcı ve kapsayıcı bir şekilde yürütülmeye devam ediyor. Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı kapsamında;

  • enerji üretim, iletim, dağıtım ve talep tarafı yönetimi,
  • yerinde üretim seçenekleri,
  • sanayide enerji verimliliği,
  • ısı pompası, kojenerasyon gibi enerji verimliliği teknolojileri,
  • akıllı şehir ve akıllı şebekelerin enerji verimliliği açısından konumlandırılması,
  • binalarda enerji verimliliği, sürdürülebilir yeşil binalar ve alanlar, yaklaşık sıfır enerjili binalar,
  • enerji verimli araç, taşıt ve ekipmanların kullanımı, bütünleşik ulaşım, yük ve yolcu taşımada verimlilik,
  • atık ısı ve alternatif yakıtların değerlendirilmesi, atık yönetimi,
  • bölgesel ısıtma,
  • aydınlatma,
  • enerji yönetim sistemleri, enerji etütleri, kimlik belgeleri ve etiketleme,
  • tarım araçlarında ve sulamada enerji verimliliği,
  • kamu satın alımlarında sürdürülebilirlik,
  • ömür boyu maliyet kavramının önceliklendirilmesi,
  • bilinçlendirme, eğitim, farkındalık,
  • enerji verimliliği ve çevre duyarlı tasarım gibi başlıklar çalışılıyor(10).

Bu çalışmalardan biri olarak Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve UNDP iş birliğinde ve Küresel Çevre Fonu’nun (GEF) finansman desteği ile Türkiye’de Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerde Enerji Verimli Motorların Teşvik Edilmesi Projesi’ni (TEVMOT) yürütüyoruz. Projemiz, KOBİ’lerde enerji verimli elektrik motorların kullanılması ve bu yönde piyasa dönüşümünü sağlamak için ilave yatırımların yapılmasını teşvik ediyor. Böylelikle imalat sektöründe motor dönüşümünü gerçekleştiren KOBİ’lerimiz proje paydaşlarının da desteği sayesinde dünyada değişmesi gereken milyonlarca verimsiz motorun enerji verimli motor dönüşümüne ve sera gazı emisyonlarının azaltılması çabalarına katkı sağlıyor.

Ya Şimdi Ya Hiç. Yok Oluşu Seçme

2030 yılına kadar #KüreselAmaçlar’a ulaşıp 🌍 için şimdi #HareketeGeç’memiz gerek. 🏃

Kaynakça